bugün

entry'ler (151)

öfkeli çılgınlık karamsar çile

filmin afişi şudur:
http://img689.imageshack.us/f/20800920413637293770010.jpg/

öfkeli çılgınlık karamsar çile

istanbul film festivalinde 11 nisan günü gösterilecek film.
http://film.iksv.org/tr/film/51
http://web03.biletix.com/etkinlik/M411B/TURKIYE/tr

adnan polat

büyük ihtimal yakın çevresine şöyle veryansınlarda bulunuyordur:

-ben bilmiyormuyum galatasarayı ezdirmemeyi mevzu bahis galatasarayın çıkarları *

asırlık bi camiayı ezik gibi gösterenlere yalakalık yaptığın anda en büyük ihaneti yapmış oldun. galatasaray için gerekirse 'sokakta oynar, kaldırımdan destekleriz' http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16787861.asp

keşke stadı galatasaraya vermekten vazgeçseler. onuruyla eskittilen, zaferler elde edilen ali sami yen on tane türk telekom arenadan yeğdir.

ultraslan

'cehennem bekçileri hazır konuklarını bekler' http://www.ultraslan.com/oku.asp?okuID=1998

şöylede söyleyebiliriz: 'cehennemin dibine kadar yolunuz var bekçiler'

neyin, kimin bekçisi olduğu tartışılır. ultrayalakalar olarak galatasaray camiasının yeni ak yüzü ve bekçisi olabilirler ama ne galatasaray taraftarını ne de galatasarayın asırlık geleneğinin arkasında durabilirler. arda turan'a kaptana yakışmadı diye sallarken atıp tutmayı beceren taraftarımsı 3bin kişilik oluşumun önce eski başkanına dil uzatan şahsı kınaması gerekirken stad hediye ettiler mantığında yalamaya geçtiler.

galatasaray taraftarı

yaptıkları şeyin yüzyıllardır anlatılan bir hikayesi vardır. son yaşanan olayın detayları bir yana yaptıkları şeyin ismi basit ve cesurcadır.

galatasaray taraftarı kral çıplak demiştir. yönetimdeki soytarılar tribündeki ultrayalakalar kralı şakşaklaya dursun kral çıplaktır.

artık galatasaraylı değilim

gerçek galatasaray taraftarı olmak demek özhan canaydına ve galatasaraya dil uzatan toki başkanını alkışlamak, ben hediye ettim diyen bi başbakanı yalamak demekse ben gerçek galatasaray taraftarı değilim.

gerçek galatasaray taraftarı kredi kartı yada cep telefonu hattını kullanmayansa yine ben galatasaray taraftarı değilim. güneydoğuda keita formalı çocukda misal galatasaray taraftarı değil.

stadyumdaki 40 bin kişi değil 3bin ultrayalakalar gerçek galatasaray taraftarı.

bugün gelinen durumda kolpa bir galatasaray taraftarı olarak sahadaki ruhsuzlarda içinde olmak üzere tüm galatasaray yönetim kadrolarından nefret etmekteyim. o gün stadyumda başbakanı ıslıklayan kolpa galatasaray taraftarlarından gurur duyuyorum.

kimse kabul etsede etmesede * galatasaray halkındır.

alın stadyumunuzu güle güle kullanın.

http://www.facebook.com/#!/photo.php?fbid=500276186560&set=a.275092316560.153476.274324061560

adnan polat ın tayyip yavşaklığı

http://lucarelli-breitner.blogspot.com/2011/01/biz-dun-aksam-bardan-hatun-kaldrdk.html

http://lucarelli-breitner.blogspot.com/2011/01/bunlarn-hesabn-sormayanlarn.html

galatasaray

kanımca güzel bi cevaptır adnanlara

http://lucarelli-breitner.blogspot.com/2011/01/ozhan-canaydndan-toki-beyzadesine.html

hesap geldiğinde kılını kıpırdatmayan kız

özelliklede atıp tutan erkek egemen bi ülke olmasından yakınan kızımızın mevzu-bahis hesap ödemeye gelince patrick star bakışları atması ve hiç oralı olmaması durumudur.

sevgiyi göstermenin yolları

çok zor ve enterasan bir durum değildir sevgiyi göstermek. en temel özelliği basit olmasıdır. basitlik samimiyet verir. karmaşık olanı basite indirgemektir marifet. sürekli buluşmalarda çiçek almak değildir misal sevgiyi göstermenin yolu. yada annesine anneler gününde ütü, buzdolabı, çamaşır makinesi almak değildir.

duygularını en yoğun hissettiğinde derin bi nefes alıp karşındakini öpmek bile çok etkileyici olabilir.

final dönemi uydurulan şiirler

kahveydi sigaraydı
uzatma geceleri bu kadar
yedi senede de biter
üniversite dediğin logar.

götün yırtılması

içinden boa yılanına benzer bişeler çıkıyosa katlanılır muhtemel sonuç.

last fm

üye olduğumdan beri vazgeçilmezim olan site. her ne kadar diskografi bakımından düzenli ve sağlıklı bilgi edinilmesede arkadaşlarından değişik zevkler araklayabiliyosun. özellikle google chromeun free music player eklentisiyle sürekli sitede gezinti halinde kalınabilir.

kaan kural

kaan kural'dan sonra ihsan bayulken yorumlarıyla maç izlemek eziyetten ötedir. teknik, taktik her bişeyi bildirmek değildir yorumculuk. bundan kelli kaan kural candır. esnemesine, oooo larına, vuuuuuvvvv larına kurban.

sözlük yazarlarının en son okuduğu kitaplar

kürk mantolu madonna - sabahattin ali

şimdiye kadar niye okumamışım dediğim kitaptır.

them crooked vultures

audioslave vari tekrar süper-mega bi oluşumla karşı karşıyayız. grup elemanlarının üçününde parlak bir mazisi var. tabi daha çok dave grohl'un çabaları ile şekillenen bi grup. albümlerinde deneyselliğe bulaşmış grunge izleri var. foo fighters ve queens of the stone age tek albümde dinlemek gibi bişe. ama arada derinlerde hissediceğiniz bir led zeppelin tınısıda var. ürettikçe daha da iyi işler çıkarıcaklarını düşünüyorum. ki çoktan şu aralar stüdyoya girip ikinci albüm çalışmlarına başlamışlar. albüm için söylenebilecek olumsuz durumlardan birisi, bazı şarkıların gereksiz uzatılması olmuş. aynı riff, aynı nakarat aynı şarkıda elli kere dinlendimi kabak tadı veriyo. grunge ile progressif birleşimleri mi bunlar diyosunuz*.

ipucu için bandoliers, mind eraser no chaser, new fang, gunman, no one loves me & neither do i.

not: dave grohl bir röportajında 'bir araya geldiğimizde çenelerimiz titreten bir soundun ortaya çıkması hoşumuza gitti' diyodu. aha o davul'un ve basın en çok hissedildiği şarkı: no loves me & neither do i.

bilgin gökberk

bugün 24'teki takım oyunu programında galatasaraydaki çeşitliği överken şöyle bir cümle kurmuştur;

"brezilyalısı var, çek futbolcusu var, avustralyalısı var, türk var bide sabri var."

programın sonuna doğru bilgin gökberk'in elindeki kalemi düşürmesine çok güldüm. keza kendileride zor tuttular kendilerini.

25 kasım 2009 manchester united beşiktaş maçı

çok sevindim beşiktaş'ın galibiyetine. yalnız benim için çok daha enterasanı son dakikalarda rüştü'nün kritik kurtarışlarından sonra beşiktaş taraftarının 'rüştü rüştü diye tempo tutması' oldu. fenerbahçe maçının son dakikalarında 3-0'a rağmen Yıldırım Demirören'i istifaya çağırmaları beni şaşırtmıştı. ikiyüzlü davranmamışlar ve tavırlarının arkasında durmuşlardı. peki ya son manchester maçının son dakikalarındaki 'rüştü rüştü' tempoları neyin nesi? adama sormazlarmı düne kadar havalanınında yumurta attığınız, ayağına top geldiğinde ıslıkladığınız, küfrettiğiniz adama şimdi iki kurtarış yaptı diye sevgi gösterisinde bulunuyosunuz...

söz sırası şimdi rüştü'de;

-evet rüştü, ertem şener heryerini öpüyormuş ne diyosun bu duruma?

-valla onu bilmemde taraftarın öpmesi ayrıca hoşuma gitti..

momo

michael ende'in etkileyici öyküsü. modern toplum eleştrisi adına birçok roman ve makaleyi arkasında bırakabilecek etkileyicilikte. her ne kadar çocuk kitapları reyonunda satılsa da kitabın içerdiği politik ve felsefik bilinçaltı yetişkinlere 'bişeleri hatırlatmayı ve sorgulamayı' öneriyor.

en etkileyci bölümlerde bana kalırsa 'zaman tassarruf şirketi çalışanı' ile berber arasındaki diyalog ve duman adamın momo'nun aklını çelmek için sunduğu oyuncak bebeklerdi.

kitabı bitirdiğimde hediye olarak tüm tanıdıklarıma almak isteği doğdu. Kitapta da dediği gibi;

" Momo ve çocuklar sizi uyarıyor... Ey insanlık, dinle ve anla!... Onikiye beş kaldı... Aç gözünü, tetikte ol... Hırsız çaldı zamanı. Okuyun ve anlayın... zamanınızı çalıyorlar "

türkiye üzerine oynanan oyunlar

oyun oynamak güzel bir eylemdir kanımca. dolap çevirme değilde dönme dolap misali.